28 Şubat 2014 Cuma

Şubat 2014

Merhaba,



Şubat doğumgünümün içinde bulunduğu ay. Dolayısıyla 1-2 gün hediyeler, küçük çaplı kutlamalar ve ayın geri kalan kısmı da "bari bi kar yağsaydı" diye hayıflanmamla geçti. Haftasonu evde olduğum bazı akşamları mumlarımı yaktım. Çok sevdim.  Siz de sevdiniz mi?

Bu canım çiçek, canım bi insansan geldi doğum günümde. Renkleri ben sipariş etmiş olabilirim :)


Dekorasyonda canlı çiçek kadar sevdiğim pek az şey var ama öyle kısa ömürlüler ki, yukarıdaki şanlı cüsseli canım çiçekler 5 gün sonra kurumaya başlayınca nispeten sağlam kalanları başka bir vazoya seçtim. Onları hayatta tutma çabalarım:



Ama bu halleri de ayrı bir mütevazi, güzel  ve kır çiçeği havasında oldu :)

Ve bu canım hediye de canım sevdiğim insandan geldi:



Bunlar da iş arkadaşlarımdan gelen hediyeler:



Bu da canım ailemden canım bir küpe. Bunu da ben beğenmiş olabilirim :)


Ankara'ya anneanneme gittim,  anneanne böreği yedim el açması. O kadar hasretle ve hevesle yedim ki fotoğraf çekmek ilk iki dilimi yedikten sonra tabak şu haldeyken aklıma gelebildi :)


Annanem eski albümleri çıkardı. Oburluk, toparlaklık:



Örgü faaliyetlerime devam ettim. Bu hırkanın kollarını yapıcam. Mart ayı postumda tam bir hırka olarak  yer almasını umuyorum.  Fermuarlı ve cepli olması da planlarım arasında.


Şu kitaba başladım. Caramel macchiato eşliğinde.
İlk 40 sayfasında falanım henüz ama çoook sevdim. Ayrı bir kitap postuna konu ederim kesin.


Şu iki kitabı ise geçen ay bitirdim. Ayrıca yazmıştım şurda:


Pazar günleri benim resmi şarap içme günüm, ne zaman ki canım şarap içmek ister, o gün kesin bir pazar günüdür. İşte yine:


Bi de bu ay prüsyen (türk pastanelerine göre pürüzyen) obsesifi oldum. Canım sürekli prüsyen istedi, bir ayda toplam 6 tane yemiş olabilirim:


Pastel magic sand ojelerimi kombinleyip durum. Hiç sıkılmadım.


Yine bir gün prüsyen yiyorum:


Bu fotoğrafı ben çektim ve çok sevdim, Nuruosmaniye Camii. Sevgilimle gezerken gezerken gördük:


Yine bir gün canım prüsyen istediğinde pastaneye gitmeye üşendiğimden evde höşmerim yaptım. O gün azıcık kış da gelmişti, cuk oturdu. Sizin de canınız kış havalarında kek-tatlı-çörek falan yapmak istemez mi?

Bir de bence prüsyenin içindeki badem ezmesinin tadı irmik helvasına benziyor, höşmerime benziyor. Muadil tatlı yaptım kendi çapımda:


Ki tarifini şurda yazmıştım.


Yine mumlar yaktığım bir akşam üstü. Nasıl huzurlu bişey.



Canım kış gelmese de ben hiç bozuntuya vermedim, gelmiş gibi yaptım, kestane yedik bol bol.

Sevgilimgille rakı içtik.



Anneanne kurumunun eğlenceliliğini gösteren bir fotoğraf bu yukarıdaki de. Kendisinin ördüğü kazaklardan vs. kalan ve işe yaramayan iplerden beğendiğim renkleri seçtim İstanbul'a getirdim annemin "bunları ne yapacaksın!" serzenişleri arasında.

Fotoğraftakiler seçtiklerim. Amacım battaniye projemde kullanmaktı ama sonra kalınlıkları farklı olduğundan pek mümkün olmadığını gördüm.

Bu iplerle battaniye yapmayı düşünebildim ya, battaniyemin laz müteahidin yaptığı evden fazla bir farkı olmamasından korkuyorum.

Ben de şu kırlenti yapayım dedim aralarından aynı kalınlıkta bir grup iple. Yaparken de çok zevkli, sonuçtan da memnun kaldım. Dizi izlerken güzel bir el oyalanması. Tabi sonuçtan memnun kaldım derken henüz yarısında sayılırım, bizim kırlentler biraz dev, onlara göre yaptığım için bi bu kadar daha motif yapmam gerekecek.


Esasında bayağı ören bi bayan olmuşum. Bir gün üşenmezsem bir örgü postu bile yapabilirim :)


Son dönemde dekorasyonda moda olan kuşlar, kafesler, kafes mumluklar vs modası benim çok içime sindi.  Baksanıza şunlara.

Benim şubat ayım böyleydi. Kış aylarını hepten severim ama şubatın yeri ayrı. Bu şubat ayı ise bahar gibi geçti gitti. Umarım kar ya da en azından yağmur yağan normal bir kış ayı gibi geçer Mart.

Herkese sevgiler.

Hiç yorum yok: