31 Mayıs 2014 Cumartesi

Oatmeal Chocolate Chip Cookies


Merhaba,

Pazar günleri kek, kurabiye yapmak zevkli ve huzur verici bir aktivite gibi gelirdi bana. Instagram'da "Sunday Baking" diye bir kavram var.  Meğer evrensel bir hismiş, adı bile varmış.

Bu pazar için yulaflı ve damla çikolatalı cookie yapmayı düşündüm ve yine 3-4 amerikan yemek tarifi sitesinden tarifleri toparladım. Ama yarın lisemin pilavı var, belki fırsat olmaz deyip hazır bugün de boş boş otururken 'sunday baking'imi cumartesiden yaptım.  Şöyle bir sonucu var:


Sonucu önden vereyim de beğenmezseniz boşuna devam etmeyin :)

Önsöz burada sona erdi. Gelelim tarife.



Malzemeler resimle bunlar. Yazıyla:

-1,5 su bardağı esmer şeker
-2 su bardağı tam buğday unu
-1 su bardağı yulaf ezmesi
-1 paket vanilya ve 1 paket kabartma tozu
-1 su bardağından biraz az damla çikolata (Zevkinize kalmış, istediğiniz kadar aslında. İç bayıcı tatlılıkta olmaması için bu kadar koydum ben.)
-2 yumurta
-1 çay kaşığı tuz
-200 gram tereyağ




İşlemlere başlamadan önce fırını 180 dereceye açıyoruz. Biz yapana kadar o ısınacak.

Tereyağının üzerine şekerin tamamını koyuyoruz. Aslında mikserle çırpacağız. Ancak öylece hemen mikser sokarsanız şekerler etrafa sıçrar. O yüzden önce elimle şekeri yağa bir yedirip etrafı toz dumana vermeyi önledim.

Uğur Dündar bloguma gelip şu tarifi görse gurur duyardı, eldivenle çalışıyorum.



Şeker ve yağı 2-3 dk çırptıktan sonra ilk yumurtayı ekleyip malzemeler tamamen birbirine karışana kadar çırpıyoruz. Sonra ikinci yumurtayı kırıp onu da aynen tamamen karışana kadar çırpıyoruz.


İki yumurtayı da yedirdikten sonraki hali yukarıdaki gibi oluyor.

Sonra bu karşıma vanilya ve yulaf ezmesini ekleyip yine çırpıyoruz bi 20 saniye falan. Sonra tuzu atıp bi 15 sn daha çırpıyoruz.



Ardından unu ekliyoruz, üstüne de kabartma tozunu döküyoruz. Yine etrafa tozmaması işin yarım bardaklar şeklinde eklemekte fayda var toplam 2 bardak unu.


Hamurumuz bu kıvama geliyor. Malzemeleri tam bu ölçülerde koyarsak kıvam tutuyor ama yine de kıvamını tarif edersem, kek hamurundan koyu, kaseyi eğince akmıyor ama ele de kesinlikle yapışıyor, cıvık bir hamur. En son da damla çikolataları ekliyoruz.



Hamur cıvık olduğundan şekil vermek zor. Ben kaseye az su koydum, elimi suya hafif batırıp çorba kaşığıyla ayırdığım hamuru elime koyup az yuvarlayıp tepsiye dizdim. Şekli çok önemli değil zira yayılacak ve yuvarlak olacak zaten. Aralarında 2 cm bırakmayı unutmayın, soba görmüş kedi gibi salıyorlar kendilerini.

180 derece fırında 10 dakika pişiriyoruz. Fazlası değil. Zira amacımız kağıya atınca tak diye ses yağan kurabiyeler değil, içi yumuşacık cookieler.



Fırından çıkarır çıkarmaz böyle tel üzerine alıyoruz. Bu önemli.

2-3 dakika ılıklaşınca da afiyet oluyor:



Mutlu hafta sonları.

25 Mayıs 2014 Pazar

Rimmel - Velvet Rose

Merhaba sevgili okuyan,

Şu tombalak kapaklı, lycralı olduğu iddia edilen rimmel ojeye biraz saydırıp gideceğim: 

Şurada sarıya kaçan bir turuncusunu yazmıştım. Kıvamını sevmemiştim. Bu aşağıdaki de durum aynıydı. Aynı hamursu kıvam, aynı zor sürülüş. Bu markanın bir de parlatıcısını aldım, şüpheniz olmasın o da aynı. Dolayısıyla artık diğer renklerini de deneme iyimserliğinde değilim. Kıvamı sürmeyi yeterince zorlaştırmıyor gibi bi de kapağı tombik ve tutması zor, bir dezavantaj da ordan. Kalıcığı pastel ojeden farklı değil, ikinci günde uçlardan gider. Fiyatı ise 6 tl. 

Bu ojenin  rengini sevdim. Zaten bana gül kurusu/koyu pembe tonlarında oje verin, onunla bayağı süre oyalanırım. Ama sürerken uğraştığıma değmedi. Gördüğünüz gibi taşık taşık sürebildim zaten. 

Bunun yerine mis gibi essence'ın şu ojesini sürerim. Renk hemen hemen aynı. Verdiğim linkte telefonum farklıydı, fotoğraf farklı kamerayla çekildi, o yüzden biraz farklı duruyor. Essence'ın en azından kıvamı süper, kapağı kullanışlı, kalıcığılı da rimmelle aynı. Kısacası Rimmel'in bu kalın kapaklı lycra serisi ojelerini hiç sevmedim, puanım 3/10 civarında.






Sevgiler.

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Coconut Oatmeal Cookie


Evde sütün, kahvenin, çayın yanına tüketilecek bişeylerin bulunmasını seviyorum. Çünkü kitap okurken, dizi izlerken vs mutlaka atıştırıyorum ve bu atıştırmayı koruyucu-katkı maddeli paket ürünlerden yapmak içime sinmiyor. Bi de sonradan midemi rahatsız ediyor onlar.

Bugün de Martha Stewart ve başka bazı amerikan yemek yapıcıların sitelerinden derlediğim tariflerle "hindistan cevizli ve yulaflı cookie" yaptım.

Bu çocuklara kurabiye değil cookie diye sesleniyorum çünkü kurabiye pastanelerde falan satılan ya da eski usul annelerimizin evde yaptığı hafif sert ve bisküvimsi tatlı yiyeceklerin adı, cookie ise böyle dışı sert içi yumuşacık şeylerin adı. Dolayısıyla cookie.

Geçelim tarife.


Malzemeler şu fotofa gördükleriniz, miktarlar şöyle: 

-1,5 su bardağı un
-1,5 su bardağı yulaf ezmesi
-180 gram tereyağı (resimde gördüğünüz tam miktar)
-2 yumurta 
-1 su bardağı şeker (İşte bikaç tariften derlememin nedenlerinden biri, bazıları 3 su bardağı şeker koymuş yarısı beyaz yarısı esmer. Aklınızı başınıza alın sevgili amerikanlar.)
-kabartma tozu
-vanilya
-1,5 su bardağı kadar hindistan cevizi 


Yağ ve şekeri iyice birbirine karıştırıyoruz: Yağı dolaptan yeni çıkardıysanız bu karıştırmayı mecbur elle yapacaksınız. Yağınız önceden çıkarılmış ve yumuşaksa mikserle çırpabilirsiniz. Yağ ve şeker fotoda gördüğünüz gibi birbirine karışıyor ama böyle topak topak kalıyor. Aynen böyle olması gerek, problem yok. Böyle olunca içine ilk yumurtayı kırıyoruz. 


İlk yumurtayı tamamen yedirdikten sonra ikinciyi de kırıyoruz ve onu da tamamen yediriyoruz. Bu fotodaki gibi bir kıvam alıyor, cıvık bir macunumsu.



Başka bir kapta yukarıda yazdığım miktarda un, yulaf ezmesi ve 1 su bardağı hindistan cevizini şöyle bir elimizle karıştırıp bu kuru karışımı yukarıdaki macunsu sıvıya ekliyoruz. Bu noktadan sonra elimizle karıştırıyoruz ve yukarıdaki hali alıyor.

Hamur biraz cıvık, kesinlikle ele yapışıyor ve kurabiye kalıbıyla veya elinizle şekil verilebilecek bir kıvamı yok. Eğer böyleyse her şey yolunda. Kek hamurundan hafif koyu bir hamur yani.

Bu hamurdan çorba kaşığıyla az alıp bir kaseye koyduğumuz geri kalan hindistan cevizine atıyoruz. Hindistan cevizi etrafını kaplayınca ele yapışmaz hale geliyor. Böylelikle aşağıdaki gibi yuvarlayıp yuvarlayıp tepsiye diziyoruz.


Böyle aralıklı diziyoruz. Çünkü biraz geniş karakterli kurabiyeler, yanımdakine değerim az toplu durayım demeden bırakıyorlar kendilerini.

Tepsiyi 180 derecede ve iyi ısınmış fırına yerleştiriyoruz.



Buraya dikkat! Pişme süresi 10 dk ve kesinlikle daha fazla değil. Çıkardığımızda üstü hafif yumuşak, aynen böyle olmalı, soğudukça kuruyacak. Eğer çıkardığınızda üstü sert olursa kuruyunca bisküvi olur.



Çıkardıktan sonra fırın teline diziyoruz. Tepside bırakırsak tepsinin sıcağıyla pişmeye devam eder.
Kızzz ne püf noktaları ne püf noktaları!
Böyle telde havadar havadar az soğuması gerekiyor.


 Fotoğraf dokusunu çok yansıtmıyor, azcık video çektim. Bakın bisküvi gibi gözüküyor ama aslında yastık gibi, içi yumuşacık.


Sonra da afiyet oluyor.

Ben pazartesi bundan ofise de götürüyorum, akşam üzeri çayla/kahveyle güzel gidiyor sağlıklı sağlıklı.

Herkese çok mutlu haftasonları!


1 Mayıs 2014 Perşembe

Nisan 2014

Merhaba,


Karaköy'de DEM diye bir çay evi türedi. Ayy millet gide anlata bi hal oldu. Gideyim bari dedim. Yine son dönem moda olan beyaz çaydan içtim. Fena değildi çay da çay evi de. Uğrak yeri olacak bi yer değil ama gidip görülebilir. 2 kişi giderseniz çaydanlık söylemeniz mantıklı olur, bizim çay 20 tl civarında bişeydi. Aç gidildiğinde güzel atıştırmalıklar var, ben bi mozarella sandviç hüplettim.


Kek yaptım. Acaba yapmadığım ay var mı? Bu defa cranberries, ceviz ve üzümlü.


Bu fotoğrafı görünce hatırladım ki ay başında sağlıklı beslenme, az bi detoks modundaydım. Sonra uçtu gitti bu mod. Bu içeçek güzel olmuştu ama. Soda'ya limon sıktım, içine taze nane, elma, doğranmış çilek. Doğradım ki kokusu iyice geçsin sodaya.



Sonra işte detoks falan kalmadı.  Sıcak şarap ve kestaneden düz devam ettim, özüme döndüm. Kestaneyi görünce söyleyeyim: Nasıl mutluyum böyle yaz gelmesi beklenen günlerde hava kapalı ve yağmur yapıyor diye belli değil!! Teşekkürler yalancı kış.


Mum yaktım, fal kapattım.


Kahvaltısız aylık post olmasın di mi? Bu defa boyozlu.



Hürrem öldü a dostlar, fırk :'(

Battaniyemi hem örüp hem örttüğüm gözden kaçmadı her halde? Öyle de pratik oluyor bu bi baştan bi başa örülen battaniyeler.



Bu kitabı bitirdim. Yazarım bir kaç kitap daha okuyunca.


İşe giderken giydiklerimden bir kuple.  Sarı hırka H&M yeni sezon.

Sizin de saçlarınız olmayınca olmaz mı? Saçın keyfi diye bişey var. Bazen olmaması için hiç bi sebep yoktur, yeni yıkanmıştır, güzel kurumuştur ama yok olmaz olmaz. Bazen de hof toplayayım da önüme gelmesin işim başımdan aştı zaten dersinz böyle gelin topuzu olur.



Bir arkadaşımın kına gecesine gittim. O sağda turuncu gördüğünüz yıkanmış hali sonra öyle bir koyulaştı ki, bildiğiniz kahverengi oldu. Ertesi gün düğünde pek çok "ayy nasıııl"a maruz kaldım. Denilene göre kimi cilt iyi tutarmış, 10 dk bekledip bu kadar koyu renk vermesini böyle açıkladılar.


Bir sabah yine ofisle alakalı bir toplantı vardı. Ona giderken böyle kapalı havada, erken saatte, sahilde kimseler yokken bulundum, pek huzurlu geldi. Bu da o huzurun fotoğrafı.



Art Kafe'yi bilir misiniz? Bir kaç şubesi var. Bu Levent'teki ve fotoğrafta gördüğünüz de çilekli pinoli. Bu tatlı vesilesiyle kendimle ilgil şöyle bişey fark ettim: Kendimi tatlı sever biliyorum ama aslında regl dönemlerim hariç hep çevremdekilerin etkisiyle tatlı yiyorum. Bu tatlı da içimi baydı yarısında.



Bi de örgüm şu an bu hallerde.

Bende nisan böyleydi. Ya sizde?

Esen kalın, öperim.