Geçen gün Mart 2014 vs tarzı eski aylık postlarımın bir kaçına baktım. Çok eski tarihler olmamasına rağmen "vay be, o günler" hissi yaşattı. Blogger kapatılmazsa ya da Türkiye'de engellenmezse ne bileyim 5 sene sonra bakınca yaşayacağım nostalji hissi güzel olacak.
Tabii bu benim hep maziye bir bakıver havasında yaşıyor olmamdan da kaynaklanıyor olabilir. İstikbaline baktıkça titreyenlere böyle zevkli gelmeyebilir.
Kış gelince kek yapma ihtiyacı duyduğumu yazmıştım. Bu ay Mudo'dan aldığım şu kalıpla bu kraliyet aromalı kekten yaptım 2 defa. Ay nasıl güzel değil mi?
Başka figürler de vardı çam ağacını aldım, christmas'ta yapıcam ona. Diğerlerini (bacasından duman çıkan ev, kuğu, ördek, tavşan vs figürleri) de artık abartmiyim diye almadım ama çok güzeller, kek seviyosanız bi bakmakta fayda var.
Bu ay kitap okuma açısından da verimli geçti, çok dizi izleyemememin de etkisi oldu. Şu gördüğünüz Noam Shpancer'ın İyi Psikolog adlı kitabı aşırı aşırı iyiydi. Uzun zamandır bir kitabı böyle severek okuyup huf baydı hissiyatına kapılmadan bitirdiğim olmamıştı. Tekrar da okurum biraz zaman sonra.
O bitince Betty Blue'yu aldım. Filmi de varmış, bilmiyordum. İyi Psikolog kadar bayılmasam da sevdim ve sıkılmadan bitirdim. Kategorileri de farklı tabii, bu bayağı roman. İyi Psikolog da roman ama arada çözümlemeler içeriyordu.
Bi de konuya bilimsel yaklaşiyim diyip şu kitabı aldım okudum. Ben kedimi tanımaya çalışırken kedim de bisküvileri tanımaya çalıştı.
İncecik bişey zaten. Kediniz yoksa çok ilginizi çekmez ama varsa ya da kedileri çok seviyorsanız "acaba niye böyle yapıyor" dediğiniz pek çok davranışı kökeniyle birlikte güzelce anlatıyordu. Ben sevdim.
Başka bi gün de Esse'de şu kek kalıbı ve sonrasında keki koymak için kabı bir arada çok uygun bir fiyata satılıyordu, dayanamadım aldım. Ayakkabı odası yaparlar ya, ben de ileride büyük evde yaşarsan kek kalıbı dolabı yaparım bu gidişle.
Bir pazar günü bizimkileri kahvaltıya çağırdım, kekimi de sergiledim hemmen.
Böyle gün yemeğimsi yemekler ve yanında birayı çok seviyorum. O gün de kısır, avakadoda somon füme ve bir dilim ekmeğe labne ve üzerine somon füme yapmış idim.
Sonra böyle iyice kış gelir gibi olunca aslında çok aramadığım sulu yemekleri aradım ve kıymalı pazı yemeği yaptım. Aslında annemlere gidince sulu yemek yediğimden ve normalde yukarıdaki gibi tabakta 3 çeşit bişileri yemeyi sevdiğimden yapmıyorum ama o gün bayağı ihtiyaç duyudm bu tarz yemeğe.
Bu fotoğrafı çektiğimde İsmail huşu içinde kendi kendine oynuyor ben film izliyordum. The Martian, Bulantı ve çok geç kaldığım Birdman'i izledim bu ay. Fotoğraf Birdman'i izlerken evde.
İsmail ve kış bahçesi.
Ayy hiç bi diziye sardıramaz oldum. Bari Masters of Sex'e kaldığım yerden devam edeyim dedim, İso'yla böyle izledik.
Virginia'yı çok beğeniyorum. İzlediğim bir bölümde kendini Libby'e anlatırken "beni örnek alma, ben başarılı biri değilim, yaptığım da cesaret değil, kullanma kılavuzu okumak yerine fişi prize sokarım ben doğrudan, kabloyu çekerim" vs dedi. Bence de tam öyle biri. Çok laykım var Virginia'ya.
Çok limonlu, fresh bi fotoğraf oldu.
Bir akşam bir arkadaşımın şu güzel manzaralı evine gittik, yedik içtik.
Bu da düşük bütçeli Halloween kutlamamız.
Şu İsmail'in şööyle oturup TV'deki hareketlere sabitlenmesi kalp kalp kalp.
Bu da böyle bi Ekim ayımızdı. Bugün de gittik oyumuzu kullandık. Bakalım nasıl olcek.
Sevgiler.