9 Aralık 2013 Pazartesi

Essence Nude Glam 61- Pastel 31


 Merhaba,

Bağzı kişilerin bana bordo ojenin hiç yakışmadığını söylemesi üzerine açık renk/pudra güzel bir oje süreyim dedim. Zira açık renklerden en sevdiğim french olsa da kendi kendime başaramıyorum.


 
 
 
Essence'ın oje sürmeye üşendiğim günlerde uğraşmadan kolayca sürerim diye aldığım Nude Glam 62'sini alta sürüp üste de Pastel'in şu beyaz simli ojesinden sürdüm.
 
 
Temiz bi görüntü oldu.



 
 
Sevgiler.

30 Kasım 2013 Cumartesi

Kasım 2013



Merhaba,

Kasım ayı 'post'uma hoş geldiniz :)

Bu ay çok yoğun çalıştığım için biraz sıkıcı geçti. 

Paşabahçe'den aşağıdaki 'fener'i aldım. Bu ay aldıklarım arasında en çok hoşuma giden şey bu. Çok sıcak bi dekorasyon malzemesi bence.


Bi de paşabahçe'den aşağıdaki bardak kapaklarını aldım. Onlar da yine çok lazım bir ihtiyaç malzemesiydi :) Beyaz kedinin kolyesinin sevimliliği karısında tam bir kız olup "ayyy çok tatlıııa" hissiyatına büründüm. Zaten bu hissiyatı yaratmasa kimse bu ufacık şeyin tanesine 15 TL vermez :)



Bu ay aldığım kitapla şunlardı:


Üzülerek söylüyorum ki 'Uğultulu Tepeler'i yarım bıraktım. Ama sorun kitapta değil bendeydi. Zira işlerimden dolayı o kadar 3-5 günde bir okuyabildim ki kitaptan koptum. Keşke bu yoğunlukta başlayıp kitabı harcamasaydım.

Bi de bunları sipariş ettim, geldiler. İşlerim azalsın da okuyayım diye hevesle bekliyorum.



Bunlar da kıyafet, çul-çaput akışverişlerim.

Zara'dan açık gül kurusu bir ceket, ofiste giymelik:


 Gap'ten şu kazak, soğukta giymelik:


Yine Gap'ten şu gül kurusu tişört. Bu sene içimde bir gül kurusu sevgisi baş gösterdi.


Kozmetik olarak yves rocher'den aşağıdaki bb krem'i aldım. Asla ve kat'a memnun kalmadım, çöpe gitti. Ayrıntılı yazacağım. Bir de fotoğrafını koymayı unuttuğun bobbi brow bb krem'i aldım. Ondan çok memnunum. İkisi için karşılaştırmalı bir post yapacağım.


Yedim, içtim:





Birisi kahveme şu kalpten yapmayagörsün, hemen tav olurum. Starbucks'ı artık sevmeme sebebim: kahveme kalp yapmıorlar, hiç sanat yok, ruh yok :)



Bu da rutin bir kahvaltım. Hafta içi / haftasonu, temiz temiz kahvaltı yapmayı çok severim.



Annem çok güzel mercimek köfte yapar. Ben de yaparım da tabi ona vakit bulmam lazım :)

Yürüyüp yürüyüp yorulduğumuz bir gündü bu da, afiyetle yedik.



Bunlar da denediğm biralar:



Tatlarını sorsanız hangisinin tadı nasıldı hatırlamıyorum. Zaten buradaki zevkli kısım da değişik bira denemek. Yoksa bira içesim olduğunda efes/bomonti benim için yeterli :)


Sadece bu aşağıdakinin azıcık guiness'e benzediğini hatırlıyorum:



Bu ay anneannem bizdeydi 3 hafta. Aşağıdaki örgüye başladık kendisinin önderliğinde. Renkleri ben seçtim. Ama söylemeliyim ki gerçekte fotodakinden daha güzel duruyor renkleri.

Örgü iplerim, dizi izleyebileceğim bir bilgisayar ve kitaplarımla evden hiç çıkmadan 1 ay geçirebilirim sanırım.


Şu keds ayakkabı için da alsam mı almasam mı diyerek 3 defa gittim denedim mağazada. Neticede almadım önümüz kış diye. Sezonunda gidip pahalı alıp kazıklanmazsam rahat edemem.

Bu da sevimli anneannemle kahve içerken. Kendisi pek hazzetmedi Gloria'nın kahvesinden, şeker attıysam da acı geldi ona ama ben üzülmiyim diye hiç çaktırmamaya çalıştı, içti hepsini :)



Aslında özellikle son kısımlarında sanki hep ofiste geçen bir kasım gibi gelmişti yaşarken ama resimlere baktığımda hoşuma gitti. Aralık daha serbest geçer umarım.

Herkese sevgiler, mutlu son aylar :)

28 Kasım 2013 Perşembe

Maybelline Color Show - Burgundy Kiss

Merhaba,

Maybelline Color Show serisi renk seçenekleri bakımından da kalıcılık bakımından da fiyatına göre başarılı bir seri.

Essence'ın renklerini ve fırçasını çok beğenmekle birlikte kalıcığının hayli kötü olduğunu yazmıştım. Maybelline'de bu güzel fırça yok ama yine de fırçasının kalınlığı fena sayılmaz.

Bu bordo rengini de çok beğendim. Koyu renk ojelerde bence kirli görünme gibi bir sorun oluyor, bu bordo çok temiz bir bordo:



Kendisi gölgede siyah gibi görünmeye meyilli:


Ama yine de şık.


Sevgiler.

24 Kasım 2013 Pazar

Essence Colour&Go 73


Merhaba,

Essence'ın fırçasını, kolayca sürülmesini, bu fırça sayesinde her nasılsa sürerken pek taşmamasını çok sevdiğimi söylmemiş miydim?

İşte bu sebeplerle, evdeki ojelerimden de sıkılınca bu bana göre nispeten fantazi olan bu rengi denedim:





Mor sevenler için güzel bir oje moru olduğunu düşünüyorum.



İlk sürdüğümde çok hoşuma gitti. Ama bugün 3. günündeyim ve biraz sıkıldım, ellerim kirli gibi gelmeye başladı. Zaten koyu renk ojelerde 3. günde genelde bu hissiyata kapılırım.

3 ayda bir aklıma gelirse süreceğim renklerden biri.



İyi pazarlar.

19 Kasım 2013 Salı

Essence Colour&Go 88


Merhaba,

Essence'ın bu gül kurusu rengi ya yeni çıktı ya da ben yeni gördüm. Pek beğendim.



Bence Essence kapatıcılığı çok iyi olan ama uzun süre kalmayan bi oje. Sürdüğünüz renkten çabuk sıkılıyorsanız Essence fiyat/performans açısından çok başarılı. Zira ben bu fiyata bu kadar kapatıcı ve homojen başka bir oje bilmiyorum.  Üstelik bu kapatıcılığına rağmen çamur gibi de değil, kolayca sürülüyor, çabucak kuruyor.

Bu resimde tek kat sürülmüş hali. Gayet yeterli görüldüğü üzere.



Ama ben uçlardan hemence çıkmasın diye ikinci katı da sürdüm yine de. Yakın çekim:



Essence varken fiyat açısındna diğer muadillerini hiç tercih ve tavsiye etmem.



Sevgiler.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Elidor & Down Under Naturals

Son dönemde saçlarımı hacimlendirmek için kullandığım iki seriden bahsemek istiyorum.


İlki Elidor'un şu gri dolgun hacim serisi. Bunları bitirdim. İlk kullandığımda saçlarımda %20 extra hacim sağladı diyebilirim. Ama sonra saçlarım alıştı mı ne oldu bilmiyorum ama hacim açısından hiçbir fark yaratmadı. Bir zararını da görmedim yararını da, öyle kullandım bitti.

Aklımda kalan tek özelliği saç kreminin ilginç bi şekilde efil efil dolce&gabbana light blue gibi kokmasıydı. Bu yanını çok sevdim.




Şimdilerde Down Under Naturals'ın şu gördüğünüz narlı kırmızı serisini kullanıyorum. Bunlar migrosta değilse de gratislerde, macrocenter'da falan satılıyor. Yani market şampuanının çok az üst sınıfı diyebiliriz.

Bunlar hacim açısından Elidor'a göre biraz daha etkili oldu bende. Saçlarımda %30 extra hacim sağladığını söyleyebilirim. Ama ilginçtir ki şampuanı da saç kremi de saçlarımda hiç koku bırakmıyor, yıkarken azcık kokuyor ama bu koku bile saçlarda kesinlikle kalmıyor. Ben güzel şampuan kokusunun saçlarımda kalmasını sevdiğimden bu özelliği çok hoşuma gitmedi.

Yapısını ve verdiği hacimi sevdiğimden şimdi hevesle kullanıyorum, bir şikayetim yok. Bitene kadar muhtemelen sıkılır yine şampuan arayışlarına girerim.



Son olarak yine Down Under Naturals'ın Onarıcı Saç Bakım Serumu'nu aldım. Daha önce, kullandıklarım başlıklı bir postumda bahsettiğim Pantene'in aynı tip bir saç bakım yağını kullanıyordum. Pantene'inki saçlarımın uçlarını düzleştiryordu, bu üründen hiç kullanmasam da saç uçlarım kuru ve çatallı oluyor.

Bu bakımdan aşağıdaki üründen çok memnun kaldım. Hem çok hafif bir yapısı var içinde yağ olmasına rağmen. Saç uçlarının çatallarını çok güzel alıyor  ve kendiliğinden olan dalgaları yok etmiyor. Bunu kesinlikle tekrar alırım.


Benim gibi ince telli ve uzun dolayısıyla da sönük saçlı olanlara yardımcı olduğunu umuyorum. İşinize yaradıysa yorumlarınızı duymak isterim.

Sevgiler.

7 Kasım 2013 Perşembe

Dermokil-Akneli Ciltler İçin


Merhaba,

Kışın geleyazması ve güzelim denize girmelerin bitmesiyle yüzümce sivilcelerin patlak vermesi bir olunca yine arayışlara girdim. Yazın deniz suyu bi de üstüne günelşenmeyle kupkuru oluyordu yüzüm, sivilce falan çıkmıyordu.

Bu defa bayağıdır aklımda olan dermokil'in bir maskesini denedim. Akneli ciltler için  ve yağlı ciltler için iki farklı maskesi vardı. Ben 2 tane sivilcem olduğu için akneli ciltler için olanı aldım. bir de sivilce izleri için olan da buydu, geçen seneden de minik 1-2 izim olduğundan bu daha uygundu. 






Yapısı bayağı yoğun ve süzme yoğurt gibi.



Okuduğum yorumlarda bir paketin 2 sefer kullanılabildiği yazıyordu ancak paketin üzerinde 2 kullanımlık yazmıyordu (bazı maskelerde yazıyor). Bir de kalın bir tabaka halinde sürün yazıyor üstünde. Şöyle sürünce 1 paket tam geldi.


Etkisine gelince, 10 dakika bekletince yüzde bayağı kuruyor maske ve cildi geriyor, sıcağa yakın ılık suyla ve biraz ovalamayla çıkıyor. Bayağı yumuşak yapıyor sonrasında. Ancak yapısında bence nemlendirici bişey yok, zira kuruladıktan sonra yüzüm oldukça mattı nemlendirici sürdüm. Gözenekleri iyi açtığını hissettim. Ertesi gün 2 sivilcem çıktıysa da maskeyle alakalı olduğunu sanmıyorum.

3 paket aldım, geri kalan 2 paketi de mutlaka kullanırım haftada bir olacak şekilde, temizlik hissini sevdim.

31 Ekim 2013 Perşembe

Ekim 2013

Merhaba,

Blogumda yeni bir bölüm oluşturmaya karar verdim. Bir ay içinde yaptıklarımı, aldıklarımı vs. aylık olarak yazacağım. Blog yazmaya başladığımda da aklımda blogumu bir nevi günlük olarak kullanmak vardı. Tabii günümü yansıtamam ama ayımı yansıtabilirim diye düşündüm. Bir nevi aylığım olacak yani.

Ekim'de kurban bayramı tatilinde Antalya'ya gittim. Yılın son deniz tatilini yaptım. 

İlk 2-3 gün plajda ilginç şekilde bir uğur böceği bolluğu vardı. Bunu dilek tutup uçurdum :)

Bi de otelin bahçesindeki adak ağacından da hareketle millet olarak dilek tutma fırsatlarını hiç kaçırmadığımızı, dibinde para olan her havuza para attığımızı, en ufak çaput bağlı ağaca hemen bizim de bağladığımızı, uğur böceği uçurduğumuzu düşündüm :)



Midye yedim.  Midyeyi fark etmeden önce şarap almış olduğundan bu defa midya-bira ikilisi olamadı.



Deniz kenarında esrarengizlik yaptım.


Tatlı yedim. Bülbül yuvası.


İncir tatlısı. Normalde incir tatlısını da yufka tatlıları da sevmem. Ama aşağıdaki incir tatlısını çok sevdim.



Durmadan patates bira tükettim. Bu da onlardan biriydi.


Bu arı da bira bardağıma girdi, ben de birayla ıslatıp sarhoş ettim, sonra çıkardım bardağım kenarında kurulandı durdu :)


Havanın kötü olduğu bir gün Terracity diye bi avm'ye gittik, ordan bu çok gerekli şapkayı aldım :)



Bunlar tatile götürdüğüm kitaplardı. Henüz ikisini okudum. Daha doğrusu birini okudum. En üstteki fifty shades of gray'i yarım bıraktım, çok patırtı kopardı bi ara ama beni sarmadı.


Tatil dışında alışveriş yaptım. Marks and Spencer'dan şu strecth pantolonu ve Trendyol'dan şu ceketi aldım.


Mango'dan bu kolyeyi ve yine yukarıdaki şapkayı aldığım Bijou Brigitte diye bi mağazadan bu yüzüğü:



WTA Tenis Şampiyona'sına gittim bi gün işten çıkınca. İlk deneyimimdi ve çok zevkliydi.



Dizi izlerken örgümü ördüm. Acemilik eserimin postunu ayrıca yapmıştım zaten. Burada.


Mudo'dan bu koltuğu tekrar beğendim. İndirime girince alacağım :)


Battaniyem'in beyaz ipi bittiğinden sıkıntı yaşadım. Aynı ipten bulmaya çalışıtım harıl harıl.


Sütlü Nuriye yedim bi akşam. Ay içinde en çok yaptığım iş yemek yemek :)



Bir gün Fransız Kültür'e gittim 1 saatlik bir yürüyüşle. Lisedeyken çok sevdiğim kitaplığını gezdim, nostalji yaptım. Kokusu, çalışanlarının çoğu yani hemen her şeyi aynıydı. Duygulandım. Zaman hiç ele avuca sığmıyor.


Sonra bahçesinde bu ağacın altında bi kahve içtim. Yaprakların yeşil hallerinden ziyade bu kırmızı-sarı-turuncu sonbahar hallerini seviyorum, bunu da çok sevdim.



Bunlar da orada tükettiklerimdi :)



Son olarak koltuk yastığı kılıfı örmeye başladım. Bu defa az daha deneyimliyim, fena birşey olmayacak sanırım.



Özetle güzel bir Ekim ayı geçirdim. Hızlı geçen aylardandı ve bol tatilliydi. Darısı Kasım'a.

Herkese sevgiler.