Temmuz'un ilk yarısında Datça'daydım. Oradan fotoğraflar koymuyorum. Deniz, güneş, midye, bira, kokteyl, sohbet, kitap. Mis gibiydi. Yurtdışı olsa gidene yardımcı olur diye uzun uzun anlatırdım ama Datça'da kılavuzluk edilecek bir durum yok. Bence 2 haftadan az olmamak üzere gitmek, dinlenmek, kafa boşaltmak, nefes almak lazım. Yapabileceğim kılavuzluk bu.
Temmuz'da ayrıca hayatımda büyük bir değişiklik oldu. İşten ayrıldım. Üzerimdeki kelepçeler, kıskaçlar açıldı. Hayatımdaki içime sinmeyen şeyler sona ermiş oldu.
Bunun dışında ben yine gündeliği, ev hayatını, neleri sevdiğimi, nelerin beni mutlu ettiğini, nelerin oyaladığını anlatayım:
Yeni yıkanmış, düzeltilmiş tertemiz yatak. Beni çok mutlu edenlerden. Bu ara ruh halim de genelde bu yatak gibi. Tabi üşenmeyip nevresimi ütülesem daha da mutlu edici olur :)
E-kitap okuyucu 2-3 senedir aklımda olan ama Türkçe e-kitap az olduğundan ertelediğim bir şeydi. Geçen hafta aldım sonunda. Şimdilik aşırı memnunum. İlk kitabım Tess Gerritsen-Gece Nöbeti.
%55'ine gelmişim bile. Çok akıcı yazıyor bu yazar, bayağı seviyorum. Bir de e-kitapta kitabın yüzde kaçını okuduğumu görmek hoşuma gidiyor. Kitabı kontrol altında hissediyorum sanırım. Zaten hangimiz normal kitabı bile arada kapatıp ne kadarını okudum diye bakmadık ki çılgınlar gibi?
Ondan önce Zülfü Livaneli'nin şu yukarıdaki kitabını okudum. Sevmedim pek. Sıkıldım. Livaneli'nin Kardeşimin Hikayesi'ne kadar tüm kitaplarıı çok severek okumuş sonra artık çok sıkıldığım için orada bırakmıştım. Bu kitabı bir arkadaşım hediye etti, e ben de varken okuyayım dedim. Ama ı-ıh, sarmadı. Zorla bitirdim.
Bu ay filmlerden Matrix-1'i izledim. Öğrenciyken izlemiştim, bir daha izleyeyim dedim. Ekrandaki o.
Onun dışında da şu yukarıdaki filmleri izledik: Hector and the Search For Happiness, Paul, Shaun of the Dead, Ange et Gabrielle.
İlk 3'ü Simon Pegg filmleri, güldürüşlüydü. En çok Hector and the Search For Happiness olmak üzere hepsini sevdim, çok zevkliydi. Zaten Simon Pegg'i biraz garip olsa da kıyı köşe bir filmi olan Man Up ile keşfedip ondan beri takip ederim. Sonuncusu da bir fransız filmi (ya da belki komedisi mi demek lazım).
Evde yaralı bir misafir var. İsmail gergin saatler yaşıyor bazen.
Canım The Big Bang Theory'nin 9 sezonunu bitirdim. Şimdi 10'u bekliyorum.
Uydurmasyon kokteyller: Şeftali püresi, ice tea, votka ve nane. Tatlı ve güzeldi.
Uydurmasyon tatlımız bu da.
Öyle işte sevgili okur. Artık geniş kahvaltı yapmak için Pazar'ı beklemenin gerekmediği günlerdeyim.
Sevgiler.