Dün akşam itibariyle 2 haftadır benimle yaşayan bir İsmail Ceykıb'ım var.
Geçen ay fotolarında görünmüştü ama kendisinden ayrıca da bahsetmek istedim. Çünkü ilk 1,5 hafta çok zor geçti, yavrı kedi alan birilerine yarımcı olabilir belki. Bu post bol fotoğraflı olmayacak ama belki ileride İso'nun oynak hallerine ilişkin ve bir post yaparım :)
İsmail Ceko bize geldiğinde 50 günlük bir Scottish Fold idi. İlk akşam fırıl fırıl ortalıkta dolandı, kıtırp kıtırp yemeğini kendi yedi. Her şeyler yolundaydı.
Ancak ertesi sabahtan itibaren önce tek gözü küçüldü, sonra içine kapandı, sürekli uyur oldu, yemek yemez oldu, sonra gözü akmaya başladı ve akmanın da etkisiyle sabahları sözler kapanmış oluyordu. Yetmezmiş gibi sonra da gözünde konjuktivit oldu. O zamanlara ilişkin fotoları hem korkunç olduğundan hem de İso'nun yakışıklı görünmediği fotoları paylaşmak istemediğimden koymuyorum.
Bunun üzerine öncelikle yemek sorununa çözüm bulmak amacıyla pet shop'tan anne sütü tozu aldım. Bebek kediler için oluyormuş bu, suya katılıp veriliyor. İçmedi. Şırıngayla ve biberonla da kesinikle sevmedi bunu.
Sonra yarı yarıya su ve yarım yağlı süt, bir yumurta sarısı ve bir kaşık pekmez karıştırıp onu içirmek istedim. Onu da istekle içmedi ama şırıngayla zorla da olsa içti bundan biraz.
Sonra veteriner Orelade diye bir mineral ve besin takviyesi sıvısı verdi. Bunu da şırıngayla ağzına veriyordum ama miktar az olduğundan süreç daha kolaydı. Bir taraftan da ağzına tıka tıka kuru mama vermeye başladım. 1,5 haftanın sonunda kendisi de biraz katı mama yer oldu kendiliğinden. Orelade'ı bıraktık. Artık kendisi yiyor, bazı günler hiç yemezse ben yine önüme oturtup ağzına tıkıyorum Türk annesi styla.
Sonra hem gözlerinin akmasından hem ağzına yemek tıkarkan oluşan bulaşıklıklardan oluşan kirleri temizlemek hem de göz sorununu çözmek gerekiyordu.
Temizlik için önce %3lük borik asit karışımı yaptırdım eczaneye. Onunla biraz sildim temizledim. Tabii bunlar hep veteriner önerisiyle olan şeyler.
Göz şişliği ve konjuktiviti için de günde 4 defa Gentagut damla 2 defa da kortizonlu Onadron damla damlattım. Geçmedi geçmedi. Gözü bayağı kötüye gitti, kıpkırmızı, şiş ve kapalı idi.
Sonra başka bir veteriner iyonik su (izotonik sodyum klorür solüsyonu) verdi, günde 3 defa bununla iyice silip gözleri üstüne Vigamox damlattım. Bu son bakım iyi geldi, gözleri de düzeldi.
Son olarak belki siz biliyorsunuzdur ama ben bilmiyordum, yavru kedilere 2 aydan önce iç dış parazit aşısı yapılamıyormuş. O yüzden 2 aydan ufak almamak bayağı kritik. 2 ayı dolunca iç dış paraziti de tamamlandı. Şimdi göz sorununu tamamen atlatmasını bekliyorum ki karma aşısını yaptırayım. Şu an bağışıklık sistemi bu hastalıklarla savaşırken aşı yapmak tehlikeli oluyormuş. Hastalık tamamen geçtikten 2 haftas sonra karma aşı yapılacak.
Bu süreçte kendisi depresyonunu atlattı, eve alıştı. En sevdiği şeyler saatimi hırpalamak, ben yatakta kitap okurken elimdeki kaleme sırnaşmak, kitaba atlamak ve evde sallanan ne varsa (perde, pantolın paçası, telefon şarjı, kablo) gidip asılmak, çekiştirmek.
Ara ara bakamayacağımı düşünüp alternatif çözümler arıyorum, bakacağına emin olduğum biri olsa da versem diyorum. Çünkü insanı eve aşırı bağlıyor. Bi de İsmail Ceykıb'ın yeme konusu biraz sıkıntılı olduğundan gün içinde yedi mi aç mı kaldı emin olamıyorum, akşam mutlaka eve gitmem gerekiyor. Tatile gittiğimde ne yapacağım bilmiyorum. Ama eve gidip oynak hallerini görünce kimselere vermemeye karar veriyorum.
Hele şu "bi kahve koy da içelim yiğenim" oturuşunu bi gün ısırıcam.
Bakalım naparız bu İso Cekoyla.
Sevgiler.