Yeri gelmişken biz Laramblas üzerindeki Eurostars Boqueria'da kaldık. Yurtdışında konfor beklentim iyi hızda bir wifi ve temiz yatak-banyo şeklinde. Bu otel fazlasıyla karşıladı. Standart odanın bir üst tipi bir odada kaldık, çok sempatikti oda.
Boqueria'da gezinip Laramblas üzerindeki Pans Company'de kahvaltı yaptım. Pans Company Barcelona'nın her yerinde olan zincir bir sandviç kahveci. İlk başlarda beğenmiştim ama sandiçleri biraz uydurukça geldi sonra, yine starbucksa sardım.
Neyse, ikinci gün kaldığımız yere biraz daha uzak olan ama metroyla yine pıt diye kolayca gidilebilen Park Güell'i gezdim.
Park Güell'in klasik bir parka benzeyen, yani yeşillikli-ağaçlı yerlerini gezmek ücretsiz. Gaudi'nin bu eserlerini görebileceğiniz yerlere giriş 8-10 euro gibi bir şeydi.
Burda bir de Gaudi'nin evi var. Buraya giriş de yukarıdakinin dışında ayrıca ücretli. Tabi zevk meselesi, ancak ben yukarıdaki eserleri gezdiğim yerlere çok bayılmadıysam da Gaudi'nin evini iyi ki gezmişim diyorum. Yani tercih kullanarak gezecek olsam Gaudi'nin evini tercih ederim.
Ama dediğim gibi ben böyle kapı-pencere, aman da ne sıcak yer döşemesi vs. manyağı olduğumdan. Belki başkası o açık hava eserlerini daha çok beğenir.
Gaudi'nin yatak odası. Kendisi yaşarken de böyle miydi emin değilim tabi ama "huzur istiyorsan az insan, az eşya" lafını doğrular gibiydi. Kendi evime yığdığım seksen parça şey zaman zaman bakınca beni yoruyor. Böyle bir yatak, bir çalışma masası, bir kitaplık (bir de isa heykeli :) ) tarzı odalar çok daha huzurlu.
Gaudi'nin evinden dekorasyon önerileri çıkardım gider ayak, sanata bakışım :)
Ay evin giriş kapısının da üstünü böyle camla kaplamış, pek güzel olmuş. İnsan yağmur yağarken oraya bir sandalye koyar oturur. Annanem burayı görse o da aynı yorumu yapardı sanırım :)
Park Güell gezimden sonra otele dönüp az bi uyumak istedim. Yolda Laramblas üzerindeni boklu cafelerden biri olan via70'e uğradım, churros yedim. Bu da oralara özgü bi tatlı. Zaten çok tatlı sevmem, bu churrosu da sevmedim. Üşenmez yazarsam Madrid'te bir churros yemiştik, o bayağı lezzetliydi.
Tabi kahveyi için otele gidince uyuyamadım. Biraz da deniz kenarına doğru yürüyeyim dedim. (Laramsblasın yukarısına doğru yürüyünce plaça catalunya, aşağısına doğru yürüyünce sahil) Şimdiye kadar hep Catalunya Meydanı ve yukarılarına yürümüştüm.
Parkta yürümekten yorulup akşam üzerine daha az yorucu bir gezme olarak akvaryum gezeyim bari dedim. Hemen Colomb Heykeli'ni arkanıza aldığınızda sol tarfa doğru yürüyünce biraz ilerie akvaryum var.
Hiç yakından penguen görmemiştim. En çok bu penguenleri sevdim.
Akvaryum gezisi sonrası yine sahilden yürüyerek ve Japon turistlere fotoğraf çektirerek otele döndüm.
Dönerken de Boqueria'dan sabah gözüme kestirdiğim meyve salatamı aldım.
Akşam Port Olimpic'e gittik. Barcelona'nın night clubları Barcelonata denilen sahil bölgesinde. Bunlardan birine gittik. Bunlar da cavalarımız, biralarımız ve sushilerimiz :)
Ardından da buralara kadar gelmişken casino'ya gidip biraz vakit geçirdik.
İkinci gün de böylece bitmiş idi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder