İkinci gün önceki akşam 10 dk'da can havliyle satın aldığımız bir tur ile Blarney üzerinden geçerek Cork'a gidecek idik. Sabah 8 miydi neydi yola çıktık. Hava buzzz idi.
Yolda bir mola yerinde sosisli baget ve kahveden oluşan kahvaltı.
Sonrasında ilk durağımız Rock of Cashel. Kraliçe Elizabteh de 2011'de burayı ziyaret etmiş. 12. Yüzyıl'dan kalma bir şato ve mezarlıklar bütünü.
Burası içinden bir parça.
Çeşitli saintler keyfi.
Bu ışıklı kırmızı çiçekli fotoğrafım çok sanatsal olmamış mı?
Rock of Cashel'den hareket ettik sonrasında ve Blarney bölgesine vardık. Burada Blarney Castle ve koccamaan bir kır, bahçe, arboretum vs vs vardı.
Önce Blarney Castle'a tırmanıyoruz. Çok dar zaman zaman düz sığmayıp yan ya da kıvrılarak geçebildiğimiz merdivenlerden çıkıyoruz yukarı. En son bu yükseklikte Barcelona'da Sagra Cor'a çıkmıştım. Orası daha yüksekti ama çıkışı daha kolaydı, burası zaman zaman tek ayak genişliğinden dimdik merdivenlerden çıkıldığından biraz tırsıtıcıydı.
Çıktıkça böyle güzel manzaralar görülüyor idi. Aradaki şatoya da bakın.
Tırmanmaya devam.
Eveti ulaşmaya çalıştığımız nokta burası. Şu gördüğünüz Blarney Stone denilen taşı başınızı bayıra bırakıp böyle öpünce 'eloquent' oluyorsunuz efsaneye göre. Öptük bakalım.
Öptük diyorum ama vallahi çok yüksek bi yer ve kafanızı öyle aşağı bırakınca bir hoş oluyorsunuz. Olay oldukça anlık gerçekleşiyor, ordaki görevli sizi tutuyor.
Taşı öptükten sonra aşağı iniyoruz (iniş dha geniş merdivenlerden) ve Blarney Castle yöresinde bahçesinde dolaşmaya başlıyoruz.
Ne bahçeler ne bahçeler.
Çeşitli pozlar keyfi.
Blarney gezimizi de böyle tamamlayıp Cork'a doğru yeniden yola çıkıyoruz.
Cork'ta çok fazla bir şey yoktu. 2 saatte gezdik.
En önemli caddesi Saint Patrick Street. Bu da onun girişinden bir sokak sanatı.
Aynı caddede English Market diye bi yer var. İçinde kasaplar, çikolatacılar, balıkçı ve çeşitli mağazalar var.
English Market sokaklarından biri.
Bu da o English Market sokağındaki bir vintage mağaza. Çok zevkliydi gezmesi. Vintage cenneti.
İrlanda'da Mayıs sonu eşcinsel evliliğe ilişkin oylama olacak. Her yer bu konudaki propagandalarla doluydu. Bu da Evet oyu verin kapsamında bir sokak çalışması, rengarenk ve pek güzeldi.
Cork sokakları.
Gezimizin sonunda otobüsümüzün beklediği şu San Francisco tarzı yüksekli sokağın başına geldik.
Şurda birer kahve içtik.
Kahve içtiğimiz yerin yanındaki vintage'cı mağazaya bakıp kendime 2 adet "do what you love" mesajlı bardak altı aldım. Ve dönüş yoluna çıktık.
Cork'tan Dublin'e dönüş 3 saat civarında sürdü. Giderken bir kaç yere uğradığımızdan çok farkına varmadık. Dönüş doğrudan olduğundan yolu hesap edebildik.
Dublin'e döndüğümüzde otele gidip üstümüzü değiştikten sonra Portoohouse isimli bir yere akşam yemeğine gittik. İrlanda'da bir İspanyol restoranı. Yine çok tavsiye edilen yerlerdendi.
Sangria ve çeşitli tapaslarla geniş geniş yaya yaya bir akşam yemeği yedik.
Yemekten sonra geleneksel İrlanda müziğinin çaldığı, dansların yapıldığı O'neill isimli bir pub'a gittik. Sangria'nın üstüne birer de Guines içince artık İrlanda danslarına katılmamıza hiç bir engel kalmamıştı. Oradakilerle geleneksel İrlanda dansları sergiledik.
Danslarımız sonrasında Temple Bar'da biraz takılıp otele döndük. Yarın yine erkenden bir tura katılacak idik. Otelimizin akşam manzarası ise böyle muhteşem idi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder